Sayfalar

13 Ocak 2024 Cumartesi

Southend on Sea'ye gidiyorum. 06 Agustos 2022

 17 Haziran 2022 Southend on Sea'ye gidiyorum.


Londra'da ikinci yazım. Bu yaz havalar o kadar sıcak oldu ki hafta sonları en yakın yerlere kendimi atıyorum. Bu hafta gideceğim yeri Londra'ya yakın olması sebebiyle Southend on sea olarak sectim. Londra'ya trenle 50 dakika sadece.







10 dakika yürüme mesafesinde keyifle ana caddeden ilerliyorum. Yüzmesem de kumsalda güneşlenirim diye düşünmüştüm.


Ana caddesi samimi, sağlı sollu butik mağazalarla dolu geniş bir cadde. Olmazsa olmaz Primark hemen caddenin sonunda yer almış. Eksik olan havlumu ve bikinimi alıp yokuş aşaği ilerliyorum. 



Edinburgh'ta Yılbası 2024.Edinburg'a gidiyorum.

 

2013 yılında Baha  arkadasımla yaın Edinburgh'a gitmiştik. Taa o zamanlardan bir yılbaşi geçirmeyi dilemiştim. Ev sahibimiz Nadia yıl başında yaklaşık iki milyin kişinin Edinburgh'a geldiğini ve muhteşem bir havai fişek gösterisi olduğunu söylemişti. 2018 yılında Yeni yıl dileklerimin içerisine Edinburgh'da yıl bası geçirmek diye ilave etmişim. Kısmet 2024 Yılınaymış.


İngilteye gelişimin üçüncü yılındayım. Oda arkadaşım Cierra yedi ay sonunda ülkesine dönmüştü, aradan 1,5 sene geçti. Bir gün telefonumda mesajını gördüm. Ben Edinburgh'a geldim master için seni de mutlaka bekliyorum dedi. Onunla birlikte de bir hafta sonu Edinburgh'a gitmeyi çok istemiştik ama kısmet olmamıştı. Bu kez herşey hazırdı. Ben de yılbaşı 3 günlük tatilini Edinburgh'da geçirmeye karar verdim.

Cuma günü öğleden sonra trenle gidip, 1 Ocak Pazartesi günü otobüsle dönecek şekilde 3,5 günlük bir seyahat programı hazırladım. Londra King Cross istasyonundan Edinburgh trenine biniyorum. Son 5 dakikaya kadar hangi perona geleceği belli olmadığı için ekranlar önünde bekliyorum. Christmas sonrası tüm süslemeler aynen devam ediyor. 

Aksam vakti Edinburgh'a varıyorum. Hava buzzz Christmas market kurulmuş, Dönme dolap ve küçüçük dükkanlarıyla panayır yeri Princess Streette kurulmuş. Aradan 12 yıl geçmiş biraz tedirgin olmakla birlikte İskoç sıcaklığına kendimi bırakıyorum. Cierra'nın kaldığı yerleşkeye geçmek üzere otobüse biniyorum. İskoçya'da bir türk bir çinliye misafir oluyormuş. Otobüs durağına beni karşılamaya geldi ve koşarak sarıldı. Tam filmlerdeki gibi. Beni sevdiğini biliyordum ama bu kadar sıcak karşılayacağı aklıma gelmezdi.

Edinburgh üniversitesinde psikoloji alanında master yapıyormuş Cierra, bir sene daha burada olacak. Bütün gece 1,5 senenin hikayesini anlatıyoruz birbirimize. Sabah uyanında Nadia ile haberleşiyoruz. Onlar sahile biz Royal Mile'e geçiyoruz. Öncesinde hemen arkamızda duran  Arthur’s Seat 'e 5 dakika yuruyoruz. Cierra'nın kaldığı yerin bu kaday merkezi olması muhteşem bir şey. Artur tepesinden havai fişekleri izleyebilir miyiz diye düşünüyoruz ama tepe çok esiyormuş. Bu fikrimizden vageçiyoruz hemen.


15 dakika yurume mesafesinden sonra Royal Mile'a varıyoruz. Bahar arkadaşımla bu sokağı az turlamamıştık. Royal Mile üzerinde biraz gelen geçene bakarak kahvemizi içiyoruz. Yeni yıl hediyesi almak üzere Princess Street'e iniyoruz. Yılbaşı gününün bir öncesi sokaklar insan dolu ve herkes yeni yıla hazırlanıyor. Edinburgh'da yılbaşı için sokak partileri düzenleniyor, Hogmanay diye isim vermişler, öğlen başlayıp gece yarısı havai fişek gösterilerinden sonra gece partileriyle devam ediyor. Sokak partisi deyip geçmeyin 28 £ gibi bir giriş ücreti var. Hava şansımıza inanılmaz güzel, bir kaç gün önce büyük fırtına olmuş ama şu an güneşli. Akşam üzeri Nadia bizi evlerine davet ediyor biz de Cierra ile ev ziyaretine geçiyoruz. Zaten saat 4 gibi hava anında kararıyor, sokaklar cazibesini hemen yitiriyor.


Evi bulmakda biraz zorluk çeksek de Vivien bizi karşılamaya geliyor. Nadia ile Vivien 2012 yılında İskoçya'da evlerinde kalmıştık, en son Nadia'yı 2019 yılında Londra'da görmüştüm. Ama bazı insanlarla aranızda özel bağlar vardır ya, sanki daha dün oturup çay kahve içmişsinizdir, aradan 12 sene geçmiş ben Londra'ya yerleşmişim. İki çocukları olmuş sanki zaman bükülmüş arada hiç boşluk olmamış gibi. Aynı sıcaklıkta bizi karşıladılar, evlerinde yeni yıl yemeği yedik. Evin içi gittikçe birleşmiş milletlere döndü, bir Türk, bir Çinli, bir Fransiz, bir Maritiuslu İskoçya'dalar. Biraz tuhaf bir kombinasyon ama çok keyifli bir akşam. Vivien gece bizi evimize bırakıyor.


Bugün yılbası günü, sabah biraz evde vakit geçiriyoruz çünkü evden çıkınca uzun bir süre gelmeyeceğiz. Yine yürüyerek Princess Street'e geçiyoruz. Akşam için sokakları kapatmaya başlamışlar. Dean Village diye bir yer varmış, eski tarihi bir köy bugün oraya gidiyoruz.

Dean Village 20 dakika yürüme mesafesinde, süpriz olarak ortasından nehir geçiyor, kendimizi bir anda masalsı bir köyde nehir kenarında yürüyüş yaparken buluyoruz. Akşam yemeği için tekrar merkeze geliyoruz, çoğu yer rezerasyonsuz almıyor biz de bir Japon restaurantına kendimizi atiyoruz. Yemek şaşırtıcı derecede lezzetli. Yemekten sonra Calton Hill'e doğru yol alıyoruz, Havai fişekleri görebileceğimiz bir başka tepesi, öncesinde vakit geçirmek için güzel bir puba geçiyoruz.


Calton Hill Kaleyi güzel gören tepelerden biri ancak gittikçe kalabalık olmaya başlıyor, insan seline dönüyor. Biraz stres oluyoruz, tam havai fişek başlamasına 10 dakika kala biraz geriye çekiliyoruz. Daha sonra ise tekrar havai fişek gösterisini seyrediyoruz ama araya biraz bulut giriyor. Tepeden aşağı inmek için bir saat kadar bekliyoruz, kalabalık bitmiyor. Asağı indiğimizde otobüs olmadığından eve kadar yürüyoruz. Saat 3'e doğru eve geliyoruz.


01 Ocak sabahı otobus terminaline geliyorum. Sokaklar bomboş, gecenin kalabalığı dağılmış, insanlar evlerine çekilmişler. 9 saatlik bir yolculuğun sonunda evime Londra'ya geliyorum.

01 Ocakö senenin ilk gününü yolda geçirmeyi seviyorum. Yeni yıl hareketli başladı öyle de devamı gelir inşallah







18 Kasım 2021 Perşembe

Brighton'a gidiyorum. 24 Ekim 2021

Ev arkadaşım Cierra uzun zamandır yoğun bir şekilde master tezini hazırlamak için ders çalışıyordu. Nihayet tezini verdi ve Londra'da kalan günlerinde şehrin ve civarın keyfini çıkarmaya sıra geldi. Bugün rotamızda Brighton var.

Istanbul'da uzun zaman yaşadıktan sonra içime işleyen deniz kokusu, dalga sesleri ve uçsuz bucaksız mavilik yurt dışında gözümün en çok aradığı güzelliklerden birisi.  

Günü birlik Brighton biletlerimizi bir hafta öncesinden aldık. Sadece 13£. Brighton içerisinde ise bütün gün kullanacağımız günlük bileti 8£ a aldık. Sabah erken saatte London Bridge istasyonundan hızlı trenle 1.5 saatte Brighton'a vardık. Tren istasyonunda doğrudan Birling Gap'a giden otobüs varmış ancak biz saatini yakalayamadık bundan dolayı otobüslerin kalktığı marinaya doğru ilerledik.


Brighton Marina
Brighton Marina
Yarım saat şehrin içerisinden ilerledikten sonra Marina'ya ulaştık. Şehir oldukça hareketliydi ancak uzun zamandır deniz görmediğim için gözüm marinaya ulaşmaktan başka bir şey düşünemedi.





Brighton Marina


Brigton Marina

Marina çevresinde yayaların yürüyebileceği geniş bir yol yapmışlar, yolun sonunda insanların balık tuttuğu bir yer var. Balık tutanları bir müddet izledik, dediklerine göre levrek oluyormuş bazı zamanlar. 

Marinadan sonra Birling Gap'e geçmek için otobüsü yakalamak için hızlıca hareket ediyoruz. Bu devirde Google Map olmadan seyahat etmeyi düşünemiyorum bile! Yaklaşık bir saat yol gittikten sonra Birling Gap dedikleri Yamaçlara ulaşıyoruz. 


Birling Gap Seven Sisters


Birling Gap
Birling Gap Mesire alanı
Cierra ve Ben
Birling Gap Yamaç


Birling Gap yamaçlarına bakmak, denizden gelen o kokuya kavuşmak ve suyun sizi alıp içsel dünyanıza nüfüs etmesi paha biçilemez. Bir arınma duygusu ve yaşamın sakince aktığının hissedilmesi bunlar Birling Gap'ın bize bıraktığı güzel hislerdi. Denize  o kadar özlem duymuşum ki şehrin içerisinde doğru dürüst fotoğraf çekmeye bile fırsatım olmadı. Birling Gap'dan dönüş otobüsü 6 da olduğu ve bizim biletimiz de 6 da olduğu için 40 dakikalık bir yol yürüdük. 

Sonunda otobüse bindiğimizde günün tatlı bir yorgunluğu kaldı. London Bridge istasyonuna geldiğimde ise sanki uzun bir meditasyondan sonra kalabalığa yeniden karışmışım hissine kapıldım. Londra'nın yeri her zaman için benim için çok ayrı ama Brighton gönlümü fethetti.
Deniz görünce ben



Birling Gap Yamaç


Brigton Kumsal  


Brighton Kumsal


30 Ağustos 2021 Pazartesi

Harrogate'e gidiyorum. 13 Ağustos 2021

Harrogate gidiyorum. 13 Ağustos 2021

Hayat sizi bir yere davet ediyorsa vereceği hediyeler vardır. 

Edinburgh gezimizde bize katılan sevgili Tanya Londra'ya taşınacağımı duyunca o zaman düğünüme davetlisin demişti. Önce Temmuz ayında olacak dedi sonra Covid kısıtlamalarından dolayı Ağustos ayına kaldı bu kez de düğün için ancak Cuma gününe yer bulunca bana da 3 günlük Harrogate gezisi için fırsat çıktı.

Ulaşım: Londra'dan Harrogate'e otobüs ve tren var, tren biletini 10 Temmuzda Trainline'dan aldım. Gidiş dönüş 55 Pounda mal oldu, son dakikaya kalırsa biletler oldukça pahalanıyor, o yüzden bileti önceden almak her zaman için avantajlı oluyor. Harrogate'e direkt tren olmadığı için giderken Leeds aktarmalı, dönerken York aktarmalı almışım bileti. Umarım zamanında aktarma yapabilirim.


Giyim: Bu benim ilk ingiliz düğünüm olduğu için giysi konusunda çok kararsız kaldım. İngiliz düğünlerinde sadece gelin beyaz giyiyormuş, davetliler beyaz haricinde renk seçebilirlermiş. Londra'ya bir valizle geldiğim için yanımda sadece bir adet gece kıyafeti vardı ve ayakkabım yoktu. Son haftalarda başta Txmax olmak üzere, Primark, Westfield ve Wembley'de gezmediğim dükkan kalmadı. Londra'da her bütçeye göre gece kıyafeti var, İngiliz kadınlarının giyim zevkini beğeniyorum. Güzel bir elbise ve şapkayla piknikte bile zarif olmayı başarıyorlar, kendileri giyindikleri gibi kızlarını da çok güzel giyindiriyorlar.


13 Ağustos Cuma. Trenim Londra King Cross istasyonundan kalkıyor, her yere geç kalma huyum olduğundan ve bundan dolayı artık kendim bile mutsuz olduğumdan bu kez erkenden istasyona varıyorum. 2 saatlik güzel bir yolculuktan sonra Harrogate trenine geçiyorum. Oldukça kolaymış.


Harrogate tren istasyonuna varınca başka bir dünyaya vardığımı hissediyorum. Kim tren istasyonunu çiçeklerle bezer ki? Harrogate hakkında şu ana kadar duyduklarım güzel, yeşilliklerle dolu ve varlıklı insanların yaşadığı bir yer olduğu. Tanya'nın babası istasyondan beni almaya gelecek. İstasyondan indiğim gibi sıcak bir karşılama beni bekliyor, araçla alınıp düğün evine geliyoruz. 3 katlı merkezi yerde çok güzel bir evde düğün telaşında bir grup güzel kadınla karşılaşıyorum. Hemen gelin makyajına dahil oluyorum. En son ne zaman yüzüme makyaj yaptırdım hatırlamıyorum o kadar iyi geldi ki karantina, covid, maske derken hayatın güzelliklerini unutmuşuz.


Saat 3 gibi nikahın, düğün yemeğinin ve dansın yapılacağı Ripley Castle'e geçiyoruz. Şato 1650li yıllarda yapılmış, görkemli bir yeşilliğin ortasında geyiklerin dolandığı mini bir akarsunun önünden geçtiği rüya gibi yerde. Gözümün alabildiğince yeşil, her şeyi kameraya almak istiyorum ama gözümün gördüğüyle kameraya sığan kesinlikle aynı değil! O güzellik kameraya sığmıyor.

Tanya ingiliz düğünün sırası olduğunu, ortadan dalmanın mümkün olmadığını anlatmıştı. Önce nikah, sonra kokteyl, sonra yemek, sonra konuşmalar, sonra akşam davetlilerinin varması ve nihayet dans. Uzun bir gün olacak!

Ripley Castle bahcesi

Nikahın kıyıldığı kütüphane

Düğün Pastası

Ripley Castle Salonu
Saat 3:15 gibi Şato'nun kütüphanesinde sandalyelerimizi alıyoruz, duvarda resimler ve eski kitaplar Jane Austen romanlarındaki gibi bir ortamda sanki bir film sahnesinde yer alıyoruz. Kendime sürekli bunun gerçek olduğunu hatırlatıyorum. Damat sağdıçı ile birlikte bir o yana bir bu yana yürüyüp gelini bekliyor, gelin babasının kolunda salona giriyor, çiçek kızlarla ve nedimeleriyle birlikte. Nikah törenini yöneten kadın uzun bir konuşma yapıyor, sürekli ayağa kalkmaya davet ediyor bizi. Karı koca ilan edildikten sonra Ripley Castle bahçesine çıkıyoruz ve kokteyl başlıyor. Tanya sağolsun bütün misafirlere tembih etmiş beni hiç yalnız bırakmıyorlar. Kokteylden sonra 5 gibi akşam yemeği başlıyor. Oturma düzeni, kartvizitler her şey mükemmel şekilde düzenlenmiş ve hayatımın en lezzetli düğün yemeğini ve chesecake'i tadıyorum, her şey o kadar boldu ki ancak dans edersem yediklerimi yakabileceğimi düşündüm. Yemek sonrasında damat, sağdıçı ve gelinin abisi birer konuşma yaptı, büyülenerek izledim. Saat 8 gibi akşam davetlileri gelmeye başladı ve dans salonuna geçtik, o kadar keyifli ki muhtemelen yüzyıllar önce de aynı rutini izliyorlardı, yemek ardından dans. Gece 2 de eve döndük.



Harrogate Walktour
        





Royal Bath


14 Ağustos Cumartesi:

Sabah kahvaltıyla birlikte kendimizi dışarı attık. Ev sahibemiz bana katılmaya karar verdi ve uzun bir yürüyüş başladı. Harrogate'i gündüz gözüyle ve yürüyerek keşfe çıktık. Sakin ve yemyeşil bir yer, Harrogate council oldukça aktif ve yeşilin korunmasına önem veriyorlarmış. Yolumuzun üzerinde antika dükkanını görüyorum, o kadar ilgi çekici ki biraz sonra kendimizi içeride buluyoruz.


Harrogate Memorial

Yürüye yürüye Savaşa anıtının önüne geliyoruz, karşısında ise insanların sıra beklediği Bettys Cafe restaurantı var. Gözüme free walking tour tabelası çarpıyor ve hemen fotoğrafını çekiyorum, Blue's Pub'un önünden geçerken akşam live müzik olduğunu görüyorum ve hemen akşamda gelmek üzere sözleşiyoruz. Harrogate; sülfürden zengin olan suyuyla, Türk hamamıyla ünlü. Çeşmenin başında yüzümü suyla yıkıyorum. Su her yerde şifadır, çeşmenin hemen yanında Valley Park var, her yerin yemyeşil olduğu yetmezmiş gibi bir de çok büyük çiçeklerle bezenmiş orman gibi parkları var. İçinde Japon bahçesi ve dilek kutusu var, ara ara yağmur yağsa da parkın keyfini çıkarıyoruz.

Royal Baths

Antika dükkanı


Akşam yemeği için eve dönüyoruz, evde herşey olduğu için ezogelin çorbası yapmaya karar veriyorum. Oldukça başarılı, saat 9 gibi Blues cafeye geçiyoruz, samimi sıcak bir ortam, ancak küçük bir alan. Burada 70 yaşında da insanları pup da dans ederken görebiliyorsunuz ve çok hoş oluyor, dansın ve müziğin yaşının hiç bir zaman geçmediği bir yerdeyiz ve burası tam benlik!

1 saat kadar müzik dinledikten sonra eve geçiyoruz, bugün de mutlulukla bitti.

Harrogate Kükürtlü su çesmesi


15 Ağustos Pazar: Kahvaltıdan sonra dün gördüğüm free walking tour'a kaydımı yapıyorum. 13:30 da ki tura yine son anda yetişiyorum, hemen hemen dün gezdiğimiz yerleri geziyoruz 1.5 saat kadar. Sonrasında ev sahibimizle meşhur Bettys de buluşup kahve ve keklerinden tadıyoruz. Sakin ve huzur dolu, sokaktan geçerken insanların adınızla seslenip durdurduğu samimi bir yer, genellikle emeklilerin yaşadığı yermiş bilmiyorum emekli olursam gelip yaşar mıyım ama tekrar gelmek için güzel sebeplerimin olacağından eminim.

Valley Garden


Valley Garden Harrogate


Hayat sizi bir yere davet ediyorsa vereceği hediyeler vardır diye başlamıştım, ben hediyelerimi topladım, bir sürü güzel insanla tanışıp, yeni yerler keşfedip, evime yani Londra'ya dönüş yolcuğumda bloğumu tamamlıyorum. Londra'ya dönerken evime dönüyorum hissi çok güzel ben olmuşum burada demektir.

“Hiç kimse kendisi için gizlenen müjde ve mutluluğu bilemez” deyip burada bırakıyorum. Daha nice mutluluk ve güzelliklere kavuşmak dileğiyle

26 Aralık 2020 Cumartesi

Londra'da Yılbası 2021

 25 Aralık 2020

Bu bloğu 2011 yılından itibaren yurtdışı gezilerim için ve özellikle yılbaşı gezilerim için yazıyorum. Bu sene yılbaşına Londra'da girmeye karar verdim. Covid'di Brexit'ti. Ankara Antlaşmasının sonu geldiydi derken harala gürele kendimi Londra'ya attım. Bugün izolasyonumun 7.günü. 3 gün sonra sokaklara çıkıp yılbaşı süslerinden biraz fotoğraf paylaşmayı düşünüyorum.

Her yılbaşı özel, hayatımızda yeni bir sayfa açıyoruz. Acısıyla tatlısıyla anılar yerlerini geçen senedeki yerlerine bırakıyorlar. Bu sene kutlama olmayacak büyük bir ihtimalle. Ama ilerideki senelerde bir anı kalsın diye Yılbaşı 2021 olarak sayfayı açtım. Bakalım yılbaşına 6 gün var. Ne demişler her günü mucize niyetiyle yaşarsan, bir gün o mucize gerçek olabilir. Belki 2020 gitmeden bize güzel bir sürpriz yapar ve Corona aramızdan ayrılır. 

Şu an Londra Tier-4 bölgesi, Londra'ya dışarıdan giremiyorsun, girdiysen benim gibi artık çıkamıyorsun. Şöyle bir durum var çok şükür, haberlere bakmazsak hayat normal akıyor burada. İnternet, sıcak kalorifer kahve ve yiyecek olduktan sonra sağlıkla beklemek keyifli. Tam 1 senemiz böyle geçti. 

31 Aralık: Bu yılbaşı benim için ve bütün herkes için özel bir yılbaşı oldu. Yurtdışındayım. geleneksel yurtdışı 








5 Şubat 2020 Çarşamba

Maskat Umman'a gidiyorum...Maskat'da Yılbaşı 2020




12 Aralık 2019 Maskat'a gidiyorum.
Hayatın size ne zaman göz kırpacağını bilemezsiniz. Gerçekten de öyle oldu. Hiç aklımda yokken Maskat'a yeni yılı geçirmek üzere gidiyorum. Ağustos ayında Maskat'tan bir müşterim gelmişti, Katar'da ilerletemediğim işlerimi Maskat'ta bir kez daha denemek üzere yola çıkıyorum. Hem turistik hem ticari gezi olacak. Bu kez Ummanlı arkadaşım Zahran bana yardımcı olacak. Ön araştırmalarıma göre Umman, en yumuşak kalpli insanların yaşadığı yer, bir de çok güzel güzelliklerle doluymuş. Çocukluğumuzun denizcisi maceraperesti Sinbad'ın ülkesiymiş. Bu zamana kadar varlığını benden nasıl gizledi hayret ediyorum. Gitmek için sabırsızlanıyorum.

Her zamanki gibi önce maliyetler.
Uçak bileti: 1537 TL Pegasustan Eylül ayında aldım
Airbnb Guesthouse: 343 USD 9 gece konaklama
Vize ücreti: 300 tl gibi olmalı ama onu ben yaptırmadım. Zahran benim için vize çıkartacak.
Kültürel Harcamalar:
Opera binasında yılbaşı konseri : 3 Omr

Umman'la ilgili şu ana kadar duyduğum tek dikkat etmem gereken konu dirhemi aşırı pahalı. 1 Omr neredeyse 2.60 USD! Pound'dan bile pahalı. O yüzden harcamalarımı çok dikkatli yapmalıyım. Toplu taşıma da yok denecek kadar azmış.


29 Aralık 2019:

Maskat biletimi Eylül ayında almıştım. Gelmez gibi gözüken uçuş günü geldi. Gece uçacağım. Sabah beni alandan Zahran almaya gelecek. İstanbul'da iki kez onu ben misafir ettim, şimdi sıra onda. 4 saatlik bir uçuşun ardından Maskat havalimanına iniyorum. Hiç bilmediğim ülkeye misafir oluyorum. Bagaj alımından sonra çıkış kapısına ilerliyorum. İstanbul'da kot tshirt'le gördüğüm Zahran bu kez elbiseyle karşılamaya gelmiş beni. Yüzümde bir gülümseme selamlaşıyoruz. Burada tokalaşmakla yetiniyoruz, ne de olsa Sultanate. Guest House'e girmek için sabah olmasını beklemek istiyorum, şehir de biraz turluyoruz. Daha sonra yakından ziyaret edeceğimiz bir sürü yere gezdiriyor. Love Street tek aklımda kalan yer oluyor. Sonra beni guest house'a bırakıyor. Dün Guest House'e gelip herşeyi ayarlamış, odam boş olduğu için erken girişe izin vermişler. Şaşırıyorum. Gece sessizliğinde Guest House içinde ilerliyoruz. İki kat çıkıp NIZWA isimli odaya giriyorum. Tesadüf bu ya Zahran'ın kendi şehrinin adı Nizwa. Bavulları açıp hemen uyumaya dalıyorum. Yeni maceralara merhaba.

Kaldığım Guest House gerçekten çok şirin ve sahile yakın. Uyanınca keşfe çıkıyorum. Yakında
Family Mart Alışveriş Dükkanı
mini bir market var. Zaten bir tek o var yakında temel şeyleri alabileceğimiz. Family Mart, nedense bana Walmart'ı anımsatıyor. Sokak sakin, bir iki minik dükkan var ve toplu ulaşım yok gibi bir şey. O nedenle yürüme mesafesindeki her yer çok kıymetli.








Bugünkü programımızda sadece Toastmaster toplantısı var.
Morison Muscat Toastmaster
Bütün gün dinlendikten sonra Zahran beni City Center alışveriş merkezine getiriyor. Yolda 18 Kasım Caddesini görüyorum ve şaşırıyorum. 18 Kasım benim için çok özel bir tarih, sevgili yeğenim Murat'ın doğum günü. Meğer Sultan Qaboos'un da doğum günüymüş! Bu tarih sultanlara özel sanıyorum.  Bizim için de Murat Sultan! Doğum gününün anısına en önemli caddelerden birine ismini vermiş. O an kızkardeşimle gurur duyuyorum. Sultan doğurmuş:)  City Center'de Lulu Hipermarkette gözüme mini bir laptop kestiriyorum. Daha sonra almak için aklımın köşesine not ediyorum. Sonrasında Toastmaster için toplantıya geliyoruz.
Artık gittiğim her yeni ülke de öncelikle toastmaster klübünün gününü öğrenmek benim için vazgeçilmezlerimden.
Morison Muscat Toastmaster’i ziyaret ediyoruz. Yeni bir şehirde hemen yerel insanlarla karşılaşmak için Toastmaster kesinlikle harika. Hemen size kucaklıyorlar ve hiç yabancılık çekmiyorsunuz. Sene sonunun son toastmaster’ı olduğu için ayrıca kutlamak pastası ve doğum günü vardı. 9’a kadar vakit geçirdikten sonra tekrar gelmek üzere söz verip guesthouse’a doğru yola koyuluyoruz. Guesthouse ta güzel bir teras var. Mats ile tanışıyorum sonradan çok iyi arkadaş olacağımız…











30 Aralık 2019 : Mutrah Çarşı ve Sultan Qaboos Sarayı

Mutrah Çarşı
Bugün öğleden sonra Zahran almaya geliyor. Burada toplu taşıma olmadığı için Zahran olmadan bir yere gitmeyi düşünemiyorum bile. O gelene kadar Guest House terasında vakit geçiriyorum. Dışarı çıkıyorum. Sahile iniyorum. Muhteşem kokulu denize gittikçe alışıyorum. Minik minik sandallar var balık ağları... Zahran Mutrah Çarşıya gideceğimizi söylüyor. Mutrah Çarşı bizim kapalı çarşı, tahtakale arası geleneksel dükkanların olduğu turistlere yönelik çarşı. Hediyelik eşyalar ve kuyumcularla dolu. Ayrıca Hançer Umman'da köklü bir silah. Çeşit çeşit hançer var.
Mutrah Çarşı'da vakit geçirdikten sonra yemek yemek için bir yer seçiyoruz. Yemeklerden ziyade manzara muhteşemdi. İleride demirlemiş bir yolcu gemisi vardı ve müzik sesi geliyordu. Biraz deniz kıyısında yürüyoruz. Göl gibi deniz sever misiniz? Denizi o kadar durgun ki, böyle sanki bir sevgi okyanusu ve içinde güvenle yüzebilirsiniz size o duyguyu veriyor. Arabaya biniyoruz başka bir güzellikle karşılaşıyorum. Sultan Qaboos Sarayı... Bahçesine bu kadar yaklaşılabilen tek saraymış Sultan Qaboos'un...




31 Aralık 2019 Salı:

2012 yılından beri gelenek haline gelen yılbaşını yurtdışında kutlama serime bu sene Maskat'da devam ediyorum. Şu ana kadar iki kez Londra, Barselona, Frankfurt olmak üzere 5.kez yurtdışında yılbaşına gireceğim. Maskat'da yılbaşı resmi olarak kutlanmıyor bu nedenle meydanlarda havai fişek gösterisi olmayacak. Ancak Maskat Opera House'da Vienna Klasik Müzik Korosunun performansı var. Biletimizi öncesinden aldırmıştım. 3 Oman Riyal'inden başlıyor. Zahran sonra öndeki biletle değiştirmiş. Benim için önemli olan o atmosferde bulunmak. Geçen sene yılbaşına çok kötü bir şekilde girdiğim için bu sene Maskat benim için yeniden doğuş anlamına geldiği için çok kıymetli. Hayat bu son bulduğu anda bir bakarsın başka kapılar açılmış. Geçen sene Maskat'ın yerini bilmezken bu sene yılbaşı akşamı için hazırlanmak...

Guest House'a yakın sahil 
Maskat'ta bütün programı Zahran yaptığı için akşama kadar serbest zaman... Kaldığım guest house'ta ortak alan teras tek başına bile çok keyifli.

Yılbaşı akşamını beklerken
Ayrıca sahile çok yakın olduğu için arada deniz havası ve yürüyüş yapmak için çok keyifli bir yer. Bu denizin değişik bir kokusu var, böyle yasemin kokusu gibi. Zaten tüm Maskat'ta artık kullandıkları buhurdan mıdır esen çiçek kokulu denizden gelen rüzgarımıdır bir sakinlik var. Sokaklarda insanları sakin sakin süzülürken görmek çok güzel.

Konser saat 7'de başlayacak. Zahran'ı beklerken içim geçiyor, opera binasına yetişiyoruz neredeyse yetişemeyecektik.
İçerisi oldukça kalabalıktı, Sultan Qaboos Opera binasını yaptırmış, ince zevkleri varmış. Sultan Qaboos'un değişik bir hayatı olmuş, Sultan olmuş ama hiç çocuğu olmamış bir de eşiyle sorunları olmuş anlayacağınız Sultan'da olsanız, Karun'da evde ki eşle huzur paha biçilemez. Konser iki perdeydi... Arada çok şık insanlar gördüm. Üstelik bazı Umman'lı kadınlar hicab içinde değillerdi. Oldukça şık gece kıyafeti giymişlerdi. Zahran'da Sinbad bağlama stili yaptı bu geceye özel. Ve daha da güzeli bugüne kadar burada hiç bir gösteriye gelmemiş. Kendi memleketinde bir ilk yaşadı. Konser Avrupa'lılara özgü komikliklerle doluydu. Hem güldük hem klasik müzikle kulağımız şenlendi. 9 gibi Opera binasından ayrıldık.

Yılbaşı yemeği için Burger'i meşhur olan bir yere gittik. Yılbaşı kutlaması olmadığı için sakin şekilde yedikten sonra kısa bir yürüyüş yapıp Guest House'a beni bıraktı.


Guest House'a geldiğimde ne göreyim asıl parti buradaymış. Mangal yapılmış herkes kop kop modunda. Hemen dansa katılıyorum. Guest House'da Çinli, Hintli ve sonrasında kanki olduğumuz Daniel ve Matt'le geceyi yarılayana kadar eğleniyoruz. İşte bu hiç ummadığım bir şeydi o kadar sakinlikten sonra parti...














Nizwa: 03 Şubat 2020

Awlad Naseer Omani Halwa Factory
Bugün Nizwa'ya yani Zahran'ın doğup büyüdüğü şehre gidiyoruz. Nizwa, Muscat'tan 150 km uzakta iç kesim doğru. Bugün Cuma olduğu için Cuma saati her yer kapalı olacakmış. Sabahleyin erkenden yola çıkıyoruz. Yol boyunca irili ufaklı yerleşim yerleri görüyorum. Şehre veya denize o kadar uzaklar ki, kim yaşar buralarda ne yaparlar, nasıl geçinirler diye düşünüyorum. Öğlen saatine yakın Nizwa Souq'a varıyoruz. Hava güzel, 26 derece. Ortalık güneşli. Nizwa Souq eski bir çarşı. Hediyelik eşyalardan, helva ya kadar çeşitli otantik dükkanlardan oluşuyor. Bir avlu etrafında hem açık hem kapalı çarşı. Kapalı çarşının bir kısmı artık iş yapmadığı için kapalı. Zahran'ın aile dükkanı olan helva satış dükkanına uğruyoruz. Dediğine göre babasının büyükbabası helva fabrikasını kurmuş ve o günden beri 100 yılı aşkındır helva yapıyormuş ailesi, ve öncesinde saraya da özel helva yapıyorlarmış. Helva bir kasesi 1 Omr. yani 15 Tl. Tadı güzel ancak ben halen yoğun safran kokusuna alışamadım. Damak tadının alışması için zaman gerekiyor.


Nizwa Fort
Nizwa Souq
Nizwa Çarşının hemen yanı başında Nizwa Fort var. Kaleye fort diyorlar. İspanyollar zamanından kalmış. Kalenin içerisinde Cuma öncesinde yerel bir ekip folklor gösterisi yapıyor. 5 dakika dinlenirken gösteriyi izliyorum. Daha önce Doha'da da görmüştüm. Uzun elbiseli erkekler. Para vermek istiyorum, Zahran hayır diyor, onlar para alıyorlar zaten. Fort içerisinde mini müzesiyle, zindanıyla, avlusuyla aşina geliyor. Merdivenlerden çıkmadan önce Türkiye yönünü soruyorum. Zirveye çıkınca gözümü uzaklara güzel ülkeme çeviriyorum. Bu kadar gezmenin sonunda anlıyorum ki vatan bambaşka.
Cuma namazı için Zahran camiye gidiyor, kadınlar bölümü olmadığı için bahçeye geçiyorum. O da ne! minderler. Millet uzanmış, hemen ben de yanlarına kıvrılıyorum. 1 saat şekerleme sonrası Zahran beni alıyor ve Misfah Al Hamra'ya doğru yola çıkıyoruz. Misfah, Nizwa'ya 5 km, tepe üzerine kurulu bir köy. Bir noktadan sonra araç çıkmıyor. Bizi araçla almaya Abdullah bey geliyor. Abdullah bey, Misfah'ın eskileriden, aile evini müzeye çevirmişler ve bir restaurantları var. Öğlen yemeğe davetliyiz. Önce köye kısa bir yürüyüş yapıyoruz. Vadi palmiye ağaçlarıyla kaplı. Çorak arazide yeşille kaplı güzel bir alan. Köyde köyün ileri gelenlerinin toplandığı ancak şu anda metruk olan binayı gösteriyor.




Misfah Vaha
Misfah Vadi
Yemekten sonra Al Hutta mağarasına gitmek için vakit kalmıyor. Çünkü 5'te kapanıyormuş. Her yeri aynı günde görmek gibi bir arzumuz yok, önemli olan bir anda ne kadar yer gördüğümüz değil, ne kadar güzel vakit geçirdiğimiz ve ben Nizwa'yı çok seviyorum. Hani bazen olur ya bir insanla tanışırsınız ve onu zaten hep tanıdığınızı düşünürsünüz, Nizwa'da benim için onun gibi sanki çocukluğum orada geçmiş ve ben seneler sonra orayı ziyarete gelmişim. Öylesine sıcak bir karşılama, karşılaşma.
i
Misfah müze evi


Muscat fotoğraflarımdan oluşan Slayt_gösterimi de izleyebilirsiniz.